Günümüzde devletler, güvenlik, adalet, sağlık, eğitim, savunma gibi temel görevlerine ek olarak, ekonomik ve sosyal görevler de üstlenmişlerdir. Bu görevlerin yerine getirilebilmesi için, çok fazla kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kaynakların başında vergi gelirleri yer alır. Bilindiği üzere vergi, devletin kamu hizmetlerini karşılamak üzere, vatandaşların kazançlarından, mallarından ve işlemlerinden, yasalara göre zorla aldığı paradır.
Bireylerin veya firmaların ödenmesi gereken vergilerini, kanunlara aykırı bir şekilde ya hiç ödememeleri ya da eksik ödemeleri vergi kaçakçılığını ifade etmektedir. Bir başka ifadeyle vergi kaçakçılığı, vergi ile ilgili yükümlülüklerin vergi kanunlarına aykırı olarak kısmen veya tamamen yerine getirilmemesi olarak da tanımlanmaktadır.
Vergi kaçakçılığı ve bu suçlarla mücadele amacıyla, 04.01.1961 tarihinde kabul edilip 10.01.1961 tarih ve 10703-10705 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kabul edilmiş, zaman içerisinde kanunda çeşitli değişiklikler yapılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen vergi suçları, devlet hazinesine yönelik işlenen ekonomik suçlardır. Bu suçlar, 213 sayılı Kanunda “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlığı altında 359. maddede düzenlenmiştir. Bu suçların en önemli özelliği faillerin hürriyeti bağlayıcı cezalar ile cezalandırılmalarıdır.
Esas olarak yüksek lisans tezimizden yola çıkarak hazırlanan kitabın konusunu, uygulama ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/b maddesinde düzenlenen sahte belge düzenleme ve kullanma suçları oluşturmaktadır. Ancak uygulamada, sahte fatura kavramının, sahte belge kavramı yerine yaygın bir şekilde kullanıldığı gözlemlendiğinden, hem kitap başlığında hem de zaman zaman açıklamalar kısmında sahte belge kavramı yerine sahte fatura kavramı kullanılmıştır.
Kitap, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde genel olarak vergi kaçakçılığı suçları; ikinci bölümde sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarının unsurları, suçun özel görünüm şekilleri, kusurluluğu etkileyen sebepler, yaptırım, dava ve cezayı ortadan kaldıran haller; üçüncü bölümde özel soruşturma ve kovuşturma yöntemleri; dördüncü ve son bölümde ise Yargıtay kararlarına yer verilmiştir. Kitaba alınacak yüksek yargı kararları seçilirken konular tasnif edilerek, özellikle son yıllara ilişkin olanlara öncelik tanınmış ve uygulamada kararlılık gösteren, güncelliğini kaybetmeyen, açıklayıcı, yol ve yöntem gösteren kararlar tercih edilmiştir.
Öte yandan sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarıyla ilgili bu güne kadar fazla bir yayın bulunmamakla birlikte bu kitap, bilimsellik, kusursuzluk ve noksansızlık iddiasından uzak olarak kaleme alınmıştır. Ayrıca alanındaki boşluğu dolduracağı da iddia edilmemektedir. Bu çalışmayla sadece karşılaşılan güçlüklere işaret edilmek ve katkı sağlanmak amaçlanmıştır.