Post-Vestfalyan Dönemde Kuvvet Kullanma Hukuku (Jus Ad Bellum): Temel Esaslar ve Güncel Konular
Post-Vestfalyan Dönemde Kuvvet Kullanma Hukuku (Jus Ad Bellum): Temel Esaslar ve Güncel Konular

Post-Vestfalyan Dönemde Kuvvet Kullanma Hukuku (Jus Ad Bellum): Temel Esaslar ve Güncel Konular

İndirim Oranı : %15 İndirim
Fiyat : ₺750,00
İndirimli : ₺637,50

Kitabın Detayları

Baskı Sayısı : 1

Ebat : 16x24

Sayfa Sayısı : 464

Kapak Türü : Karton Kapaklı

Kağıt Türü : I.Hamur

Dili : Türkçe

Kitabın Açıklaması
Vestfalya (Almancasıyla Westfalen, İngilizcesiyle Westphalia) Almanya’nın kuzey batısında bir bölgedir. Bu bölgeyi özel kılan husus, 1648 yılında Osnabrück ve Münster’de imzalanan ve Otuz Yıl Savaşlarını bitiren anlaşmalardan geliyor. Belirtilen iki şehirde anlaşmaların imzalandığı binalar hala ayaktadır. Vestfalya barışı, modern anlamda egemen devletlerin doğuşunu simgeleyen tarihin önemli bir noktasıdır. Vestfalyan dönemde uzun yıllar egemen devletler uluslararası hukukun tek aktörü olarak görüldüler. 17., 18. ve 19. yüzyıllarda devletler arası ilişkiler, diplomasinin biricik konusuydu. 20. yüzyılda ise insanlık, iki büyük dünya savaşını ve iki büyük evrensel uluslararası örgütün ortaya çıkışını (Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler) gördü. 21. yüzyılda ise devlet dışı aktörlerin uluslararası ilişkilerde artan rolüne şahit oluyoruz. Bir Post-Vestfalyan sürecin içindeyiz gibi duruyor. Diplomaside uluslararası örgütlerin etkinliği artıyor, şirketler askeri gücün itici unsurları olarak büyüyor, devlet dışı silahlı örgütler devletlerin otoritesini sarsıyor.
Post-Vestfalyan süreç, kuvvet kullanma hukukunu (jus ad bellum) da derinden etkiliyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin merkezi rolü, barış gücü operasyonları, bölgesel örgütlerin uluslararası güvenliği sağlamadaki katkıları, devlet dışı silahlı aktörlere karşı kuvvet kullanma meseleleri jus ad bellum’u artık bir devletler arası hukuktan öte bir konuma taşıyor. Bu durum jus ad bellum’un farklı meydan okumalarla savaşması demek. Örneğin son dönemlerde ortaya çıkan “isteksizlik ve acziyet doktrini” (‘unwilling or unable’ doctrine) bu meydan okumalardan zuhur etti. Meşru müdafaa hakkı, açıkça saldırı savaşı yürüten devletlerin bir bahanesi konumuna gelmiş durumda. Üstelik Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri bile jus ad bellum’u ihlal etmekten geri kalmıyorlar. Jus ad bellum’u
belki de jus contra bellum (savaşa karşı hukuk) olarak tasavvur etmek ve uygulamak gerekiyor.
Kuşkusuz Türkiye, etrafında pek çok kuvvet kullanma hadisesinin gerçekleştiği bir mekân konumundadır. Ayrıca Türkiye bizzat yıllardır terörle mücadele bağlamında güvenliğini sağlamak için kuvvet kullanmak zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla Post-Vestfalyan dönemin tüm meydan okumalarıyla doğrudan muhatap olmaktadır. Bu yüzden uluslararası hukukunun bir alanı olan kuvvet kullanma hukuku hakkındaki çalışmaların Türkiye’deki önemi yadsınamaz. Söz konusu öneme binaen hazırlanan bu çalışma, alanında değerli pek çok akademisyenin çalışmalarını bir araya getirme amacını taşıyor.
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.