Cebri Takip Usulleri Hukuku

Ülkemizde İcra ve İflâs Kanunu (İİK)’na ilişkin hazırlanmış temel çalışmalarda çoğunlukla “İcra ve İflas Hukuku” başlığı tercih edilmektedir. Aslında İİK, başlığı ile içeriği birbiriyle örtüşmeyen bir kanuni düzenlemedir. İİK, aynı zamanda borç tasfiye usullerini ve bir mal varlığı tasfiye usulü niteliğindeki mal varlığı terki konkordatosunu da düzenleyen bir kanundur. İİK’deki takip usullerini incelemek üzere hazırlanacak bir kaynakta “Cebri Takip Usulleri Hukuku” başlığının tercih edilmesi daha isabetli durmaktadır. İİK’deki bu takip usullerini “Münferit Takip Usulleri”, “Borç Tasfiye Usulleri” ve “Mal Varlığı Tasfiye Usulleri” olmak üzere üç ayrı başlıkta incelemek mümkündür. Çalışmanın temel inceleme planı da bu ayrıma dayanmaktadır.

Borç tasfiye usulleri ise borçlunun ödeme planı çerçevesinde tüm alacaklılarını tatmin etmesi için öngörülmüştür. Bu usullerde borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini koruması esastır. Dolayısıyla, borç tasfiye usullerinde borçlu aleyhine münferit takip usullerine özgü bir takip yoluna başvurulması veya bu takip yoluna özgü cebri takip işlemlerinin uygulanması istenmeyen bir durumdur. Çünkü borçlu mevcudunu koruyamaz ise ödeme planını da gerçekleştiremez. Bu yönüyle borç tasfiye usulleri mal varlığı tasfiye usullerinin uygulanmasını da önleyici bir mahiyettedir. Esasen mal varlığı tasfiye usullerinde de yine borçlunun tüm alacaklıları tatmin edilir. Ancak borçluya ait mal ve hakların tasfiye edilmesi yönünde bir yöntem izlenir. O yüzden, mal varlığı tasfiye usullerinden kaçınmak üzere borç tasfiye usullerine başvurulur.

Özetle açıkladığımız bu cebri takip usullerini yeni bir bakış açısıyla ele almak üzere işbu çalışma hazırlanmıştır.